Ceza SoruşturmasıCeza YargılamasıHukuki BilgilendirmelerYazılar

İkinci El Ayıplı Araç Satışı Nedir?

İkinci El Ayıplı Araç Satışı Nedir?

Giriş: İkinci El Araç Piyasası Ne Kadar Hukuki Denetime Tabi?

Türkiye’de motorlu kara taşıtları piyasası, ekonomik dinamiklerin ve tüketici tercihlerinin etkisiyle her geçen gün büyüme eğilimi göstermektedir. Bu büyüme, beraberinde ikinci el araç ticaretinin hacmini genişletmekte ve bu alanda ortaya çıkan hukuki uyuşmazlıkların çeşitliliğini artırmaktadır. İkinci el ayıplı araç satışı, modern tüketici hukukunun en önemli inceleme alanlarından biri haline gelmiş olup, hem alıcıların korunması hem de piyasa düzeninin sağlanması açısından büyük önem arz etmektedir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, ikinci el araç satışlarına ilişkin temel hukuki çerçeveyi oluşturmaktadır. Bu düzenlemeler, satıcıların sorumluluklarını detaylı şekilde belirlerken, alıcıların haklarını da güvence altına almaktadır. Özellikle “ayıp” kavramının hukuki tanımı ve ayıptan doğan sorumluluk rejimi, her iki kanun kapsamında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Ayıp Kavramı Hangi Hukuki Çerçevede Tanımlanmaktadır?

Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesi, ayıp kavramını “satıcının alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur” şeklinde tanımlamaktadır. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 8. maddesi ise ayıplı malı daha geniş bir perspektiften ele alarak, “tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan mal” olarak tanımlamaktadır. Bu tanım, reklam ve ilanlarda yer alan beyanları da kapsayacak şekilde geniş yoruma elverişlidir.

Ayıp Türleri ve Hukuki Nitelikleri Nasıl Sınıflandırılmaktadır?

Maddi Ayıp Hangi Unsurlardan Oluşmaktadır?

Maddi ayıp, aracın fiziki varlığında ortaya çıkan ve kullanım amacını doğrudan etkileyen eksiklikleri ifade etmektedir. Bu kapsamda değerlendirilebilecek başlıca durumlar şunlardır:

Motor, şanzıman, diferansiyel gibi temel mekanik parçalarda ortaya çıkan ve normal kullanım koşullarında beklenmeyen arızalar, aracın teknik bütünlüğünü bozan şase deformasyonları, elektrik sisteminde meydana gelen ve kronik hale gelen arızalar, fren ve süspansiyon sistemlerinde tespit edilen ve güvenlik riski oluşturan problemler maddi ayıp kapsamında değerlendirilmektedir. Ayrıca, kaporta ve karoserdeki orijinal olmayan tamiratlar, boya işlemlerindeki kalitesiz uygulamalar, aracın orijinal teknik spesifikasyonlarına uygun olmayan parça değişimleri de maddi ayıp teşkil etmektedir.

Hukuki Ayıp Hangi Durumlarda Ortaya Çıkmaktadır?

Hukuki ayıp, aracın hukuki statüsünden kaynaklanan ve alıcının mülkiyet hakkını veya kullanım hakkını kısıtlayan eksiklikleri kapsamaktadır. Bu kapsamda:

Aracın çalıntı olması, üzerinde rehin veya haciz kaydı bulunması, trafikten men edilmiş olması, ithalat veya tescil işlemlerinde eksiklik bulunması, sigorta kayıtlarında araca ilişkin önemli bilgilerin gizlenmesi hukuki ayıp olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, aracın teknik muayeneden geçemeyecek durumda olması, vergi borçlarının bulunması, orijinal ruhsat bilgileri ile fiziki durumunun uyumsuz olması da hukuki ayıp teşkil etmektedir.

Ekonomik Ayıp Nasıl Tanımlanmaktadır?

Ekonomik ayıp, aracın piyasa değerini etkileyen ve alıcının ekonomik menfaatlerini zedeleyen durumları içermektedir. Bu kapsamda:

Kilometre göstergesinin düşürülmesi, aracın geçirdiği kazaların gizlenmesi, önemli parça değişikliklerinin bildirilmemesi, aracın önceki kullanım amacının (taksi, kiralık araç vb.) gizlenmesi, orijinal olmayan yedek parça kullanımı ekonomik ayıp olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca, aracın yaşına ve kilometresine uygun olmayan yıpranma derecesi, önemli teknik arıza geçmişinin gizlenmesi, garanti kapsamı dışında kalan önemli tamirat ihtiyaçları da ekonomik ayıp teşkil etmektedir.

Satıcı Türlerine Göre Sorumluluk Rejimleri Nasıl Farklılaşmaktadır?

Mesleki/Ticari Satıcılar Hangi Yükümlülüklere Tabidir?

Mesleki satıcılar açısından Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmakta olup, bu satıcılar için özel sorumluluk rejimleri öngörülmüştür:

Ayıbın İspatı ve Karine Düzenlemesi Ne Şekilde İşlemektedir?

TKHK m. 10 uyarınca, teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların teslim tarihinde var olduğu karinesi bulunmaktadır. Bu karine, tüketici lehine düzenlenmiş olup, satıcının aksini ispat etme yükümlülüğünü doğurmaktadır. Karinenin uygulanabilmesi için ayıbın teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkmış olması ve ayıbın niteliği ile bu sürenin bağdaşır olması gerekmektedir.

Garanti Yükümlülüğünün Kapsamı ve Sınırları Nelerdir?

İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmeliğin 15. maddesi uyarınca, mesleki satıcıların ikinci el otomobil ve arazi taşıtlarına karşı motor, şanzıman, tork konvertörü, diferansiyel ve elektrik sistemi kapsamında 3 ay veya 5.000 kilometre ile sınırlı zorunlu garanti vermesi gerekmektedir. Bu garanti yükümlülüğü, satıcılar açısından emredici nitelikte olup, aksi yönde sözleşme hükümleri geçersizdir.

Seçimlik Haklar Hangi Koşullarda Kullanılabilmektedir?

TKHK m. 11 uyarınca tüketici, ayıplı mal karşısında dört temel seçimlik haktan yararlanabilmektedir:

Sözleşmeden dönme hakkı, tüketicinin aracı iade ederek ödemiş olduğu bedelin tamamının faiziyle birlikte iadesini talep etmesini sağlamaktadır. Bu hakkın kullanılabilmesi için ayıbın aracın temel işlevselliğini etkilemesi veya tüketicinin sözleşmeden beklediği faydayı önemli ölçüde azaltması gerekmektedir.

Bedelden indirim hakkı, tüketicinin aracı elde tutarak ayıp oranında satış bedelinden indirim talep etmesine olanak tanımaktadır. Bu hakkın kullanımında, ayıbın aracın değerinde meydana getirdiği azalma oranının tespiti büyük önem taşımaktadır. Ücretsiz onarım hakkı, aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde tüm masraflar satıcıya ait olmak üzere aracın onarılmasını talep etme imkanı sağlamaktadır. Bu hakkın kullanılabilmesi için onarımın teknik olarak mümkün ve ekonomik açıdan makul olması gerekmektedir.

Ayıpsız misille değiştirme hakkı ise imkan bulunması durumunda aracın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini talep etme hakkını içermektedir. Ancak ikinci el araç piyasasının doğası gereği bu hakkın pratikte uygulanması sınırlı olabilmektedir.

Bireysel Satıcıların Sorumluluk Rejimi Nasıl Şekillenmektedir?

Bireysel satıcılar açısından Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanmakta olup, bu satıcılar için farklı sorumluluk rejimleri öngörülmüştür:

Objektif Sorumluluk İlkesi Ne Anlama Gelmektedir?

TBK m. 219 uyarınca satıcı, ayıbın varlığını bilmese dahi sorumludur. Kusursuz sorumluluk ilkesi geçerli olup, satıcının iyi niyetli olması sorumluluktan kurtulması için yeterli değildir. Bu düzenleme, alıcıların korunması amacıyla getirilmiş olup, satıcılar açısından ağır bir sorumluluk rejimi oluşturmaktadır.

Seçimlik Hakların Kullanımında Hakimin Takdir Yetkisi Ne Derecededir?

TBK m. 227 uyarınca alıcı, ayıbın varlığı halinde seçimlik haklarını kullanabilmektedir. Ancak bu hakların kullanımında TBK m. 227/2 uyarınca hakimin takdir yetkisi bulunmaktadır. Hakim, alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanmasının somut olayın koşullarına göre haklı görülmemesi durumunda, onarım veya bedelden indirime hükmedebilmektedir.

Hukuki Süreç ve İşleyiş Nasıl Gerçekleşmektedir?

Ayıbın Tespiti ve İhbar Yükümlülüğünün Hukuki Niteliği Nedir?

TBK m. 223 uyarınca alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde satıcıya bildirmek zorundadır. Bu yükümlülük, alıcı açısından önemli bir usuli yükümlülük olup, ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde alıcı hak kaybına uğrayabilmektedir.

İhbar yükümlülüğünün kapsamı ve süresi, ayıbın niteliğine göre değişiklik göstermektedir. Açık ayıplar için ihbar süresi daha kısa iken, gizli ayıplar için bu süre ayıbın ortaya çıktığı andan itibaren işlemektedir.

İhbarın Şekli ve İspat Yükümlülüğü Nasıl Düzenlenmiştir?

İhbarın geçerli sayılabilmesi için yazılı olarak yapılması, tarih ve içerik belirtilmesi ve ispat edilebilir olması gerekmektedir. En güvenilir ihbar yöntemi, noter aracılığıyla ihtarname çekilmesidir. İhtarnamede aracın tanıtıcı bilgileri, tespit edilen ayıbın niteliği, talep edilen hukuki haklar ve süre gibi unsurların açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

İspat yükümlülüğü açısından, TKHK kapsamında ilk altı ay için satıcının, bu süreden sonra ve TBK kapsamında ise genel olarak alıcının ispat yükümlülüğü bulunmaktadır.

Zamanaşımı Süreleri Hangi Kriterlere Göre Belirlenmektedir?

TBK Uyarınca Zamanaşımı Süreleri Nasıl İşlemektedir?

TBK m. 231 uyarınca ayıptan doğan her türlü dava, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre, ayıbın gizli olması durumunda dahi işlemekte olup, satıcının ağır kusurunun varlığı halinde uygulanmamaktadır.

TKHK Uyarınca Zamanaşımı Süreleri Ne Şekilde Düzenlenmiştir?

TKHK m. 12 uyarınca ayıptan doğan haklar, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Satıcının ağır kusuru veya hilesinin varlığı halinde zamanaşımı süreleri uygulanmamaktadır.

Yargıtay İçtihatları Hangi Yönde Gelişim Göstermiştir?

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2016/26690 E. ve 2019/9299 K. sayılı kararında; “Davacının, satın aldığı araçla ilgili olarak Trafik Şube Müdürlüğü’nce tutulan kayıtları, aracın sigorta kayıtlarını, TRAMER kayıtlarını inceleme, TRAMER’e SMS atarak bilgi edinme yükümlülüğü de yoktur” hükmüne yer verilmiştir. Bu içtihat, alıcıların lehine önemli bir düzenleme getirmiş olup, satıcıların sorumluluk alanını genişletmiştir.

Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2019/15493 E. ve 2020/5779 K. sayılı kararında ise; kilometresi düşürülmüş aracın satışının “bilişim sisteminin araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu” oluşturduğu belirtilmiştir. Bu karar, kilometre düşürme fiillerinin sadece hukuki değil aynı zamanda cezai sorumluluk doğurduğunu ortaya koymuştur.

Yargıtay’ın diğer önemli bir kararında, aracın piyasa değerinin altında satılmış olmasının, alıcının ayıbı bildiği anlamına gelmeyeceği vurgulanmıştır. Bu içtihat, satıcıların “ucuz sattım” savunmasının geçersiz olduğunu göstermiştir.

Özel Durumlar ve Pratik Çözümler Nasıl Şekillenmektedir?

Kilometre Düşürme Hangi Hukuki Sonuçları Doğurmaktadır?

Kilometre düşürme fiili, hem hukuki ayıp hem de cezai sorumluluk doğurmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun 157. maddesi uyarınca dolandırıcılık suçu oluşturmakta ve 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası öngörmektedir. Ayrıca, bu fiil nedeniyle alıcı, hem hukuki davalar açabilmekte hem de cezai şikayette bulunabilmektedir.

Kaza Geçmişinin Gizlenmesi Hangi Sorumlulukları Beraberinde Getirmektedir?

Aracın geçirdiği kazaların alıcıya bildirilmemesi, gizli ayıp kapsamında değerlendirilmekte ve satıcının sorumluluğunu doğurmaktadır. Özellikle ağır hasarlı veya pert araçların satışında, satıcının bu durumu bildirmemesi ağır kusur olarak kabul edilmektedir.

Ekspertiz Raporunun Hukuki Değeri Nasıl Belirlenmektedir?

Ekspertiz raporları, mahkemelerde teknik delil olarak kabul edilmekte ve ayıbın tespitinde önemli rol oynamaktadır. Ancak ekspertiz raporunun bağımsız ve tarafsız bir kuruluş tarafından düzenlenmiş olması, raporun delil değerini artırmaktadır.

Arabuluculuk Süreci Ne Derecede Önem Taşımaktadır?

TKHK m. 73/A uyarınca, tüketici davalarında dava açılmadan önce arabuluculuk sürecinden geçilmesi zorunludur. Arabuluculuk süreci, taraflar arasında anlaşma sağlanması halinde dava sürecine gerek kalmadan uyuşmazlığın çözülmesine olanak tanımaktadır.

İkinci el ayıplı araç satışında satıcının sorumluluğu, Türk hukuk sisteminde oldukça detaylı şekilde düzenlenmiştir. Satıcının mesleki durumuna göre değişen sorumluluk rejimleri, alıcıları koruyucu niteliktedir. Ayıbın tespiti, ihbarı ve ispatı süreçleri, hukuki hakların kullanılmasında kritik öneme sahiptir.

Yargıtay içtihatları, alıcılar lehine gelişmiş olup, satıcıların sorumluluğunu geniş yorumlamaktadır. Özellikle kilometre düşürme ve kaza geçmişinin gizlenmesi gibi durumlarda, hem hukuki hem de cezai yaptırımlar öngörülmüştür.

Alıcıların, ayıplı araçla karşılaşmaları durumunda zaman kaybetmeden hukuki süreci başlatmaları ve profesyonel hukuki destek almaları, hak kaybı yaşanmaması açısından büyük önem taşımaktadır. Aynı şekilde satıcıların da yasal yükümlülüklerini yerine getirmeleri ve şeffaf bir satış süreci yürütmeleri, olası hukuki uyuşmazlıkların önlenmesi açısından gereklidir.

5/5 - 1 Defa Oylandı

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu